"İnternet bağımlısımısın?" 3 yıl önce bu soruyu kendime sordum. Ama öncelikle bağımlılık nedir bunun cevabını vermek gerek. Benim için bağımlılık asla vazgeçememedir. Bağımlı olunan şeye ekmek-su gibi ihtiyaç duymaktır. Buna göre ben bağımlı değilim :) Çünkü; çok acil halletmem gereken birşey yoksa bilgisayarı hemen kapatıp çıkabilirim, param olduğunda dışarıyı bilgisayara tercih edebilirim. Demekki ben internet bağımlısı değilim. Bilgisayarı gerektiğinde kapatabiliyorsak veya bir amaç için kullanabiliyorsan sende bağımlısı değilsin. Buraya kadar tamam?
Gelgelelim ben "Türk basınının bülten doldurma haberlerinden" olabilecek bir konuda niye yazıyorum? Geçtiğimiz haftalarda Metin2 adlı bir oyun yüzünden yanlış hatırlamıyorsam 12 yaşındaki bir çocuk öldürülmüştü. Çocuğun yakınları; ayda binlerce TL para kazandığını söylüyordu. Yalnız bu paranın bedeli onun için ağır oldu ve yaşarsa bile bir daha bu oyunu oynayamasın diye bilekleri kesilerek öldürüldü çocuk. Bunun üstüne birçok uzman çıktı konuştu "Vay efendim çocuklar bilgisayarın başından kalkmıyor", "Vay efendim sistemin hatası", "Vay efendim bu yaştaki çocuk bıdı bıdı" diye başlayıp komplo teorileri üretecek noktaya vardı bu iş. Peki bağımlılık bu mudur? İşte bu yazıyı bunun için hazırladım.
"Acaba bağımlımıyım lan ben?" sorusunu soran arkadaşlar. "İnternet Addiction Disorder" yani "İnternet bağımlılığı hastalığı" ile bizleri tanıştıran ilk psikolog Dr. Kimberly Young tarafından oluşturulan 8 maddelik bir "internet bağımlılık kriterleri" var. İnternet bağımlılığı genel kanıyla oluşmamış bir tanım olduğundan; internet bağımlılık kriterleri Dr. Kimberly tarafından bu bağımlılığa en yakın bağımlılık olan "patolojik kumar oynama kriterleri"nin değiştirilmesiyle oluşturulmuş.
1. İnternet ile ilgili aşırı zihinsel uğraş
2. İnternete bağlı kalma süresinde artış ihtiyacı
3. İnternet bağımlılığından kurtulmaya çalışıp kurtulamama
4. İnternet bağımlılığından kurtulup; bunun eksikliğini hissetme
5. Sosyal ilişkilerde sorunlar yaşama; okul- iş gibi gidilmesi zorunlu olan yerlere gitme isteksizliği
6. Başlangıçtan daha çok internette vakit geçirme
7. İnternete bağlı kalabilmek için her türlü yola başvurma
8. Suçluluk, umutsuzluk duygusu. Hani olur ya yarın sınavın vardır ama sen hala internettesindir. "Ulan sınavım var hala bunun başındayım" diye kendini yersin ama kalkamazsın. İşte böyle birşey.
Evet arkadaşlar. İnternet bağımlılığı kriterleri bunlar. Gerçekten çok güzel hazırlanmış. Lise zamanında bende bu kriterlerin hepsini yaşadım. Tecrübeli biri olarak bu kriterlerde bahsi geçen durumları yaşıyorsanız maalesef bir internet bağımlısısınız diyebilirim. Peki bu durumdan nasıl kurtulabiliriz:
1. Para
2. İlgi alanlarının ve zevk alınan şeylerin belirlenmesi
3. Uygun arkadaş ortamı
4. Zaman yönetimi
5. Kendine zaman ayırabilme
6. Kişinin dış görünümüne önem vermesi
Bunları yaptığınızda bu sorunun üstesinden gelebileceğinizi düşünüyorum.
25 Kasım 2009 Çarşamba
14 Kasım 2009 Cumartesi
DNS ayarlarını değiştirme
Bu yazıda DNS ayarlarını değiştirme hakkında bilgi vereceğim. Blog'uma koyacağım videoları en sevdiğim site olan Youtube üzerinden vereceğim; sizinde videoları görebilmeniz için bunu öğrenmeniz gerek. Sonra "Ben videoları göremiyom!", "Bu yazıyı kim yazdıysa ..." diye başlayan yorumlarınızı reddetmekle uğraşmak istemiyorum. Kısacık bir işlem zaten bu DNS ayarlarını değiştirme:
Ağ Bağlantılarım -> (Etkin olan ağ bağlantısının üzerine sağ tıkla) Özellikler -> İnternet İletişim Kuralları (TCP/IP)'i seçip hemen altında bulunan 'Özellikler' butonuna basın -> 'Aşağıdaki DNS sunucu adreslerini kullan'a tıklayın ve sırasıyla şunları girin;
208.67.222.222
208.67.220.220
'Tamam'a basın ve DNS ayarlarınız değişmiş olsun. Artık sansürlü/yasaklı sitelere erişebilirsiniz.
Ağ Bağlantılarım -> (Etkin olan ağ bağlantısının üzerine sağ tıkla) Özellikler -> İnternet İletişim Kuralları (TCP/IP)'i seçip hemen altında bulunan 'Özellikler' butonuna basın -> 'Aşağıdaki DNS sunucu adreslerini kullan'a tıklayın ve sırasıyla şunları girin;
208.67.222.222
208.67.220.220
'Tamam'a basın ve DNS ayarlarınız değişmiş olsun. Artık sansürlü/yasaklı sitelere erişebilirsiniz.
Etiketler:
dns,
dns ayarları,
dns ayarlarını değiştirme,
internet,
sansür,
youtube
28 Ekim 2009 Çarşamba
Rapidshare puanlama sistemi değişti

İlk başlarda 10.000 FreeRapidPoints şartıyla Premium hesap açarken, bir değişiklikle bu sınırı 1998 puana çekmiş ve Collector hesabıyla açılarak satılan Premium hesapların 1 TL'ye kadar satılmasına neden olmuştu. Açıkcası bu kullanıcı olarak beni sevindirmiş fakat hesap satışcısı olarakta sinirlendirmişti. Tabiiki kızgınlığım Rapidshare'e değil ticaretten zerre anlamayan inatçı gerzeklereydi. O hesapları herkes 5 TL'den satsaydı hem satın alan için hem satan için en uygunu olacaktı. Hem biz emeğimizin karşılığını alacaktık, hem alıcılar gayet uygun bir fiyata Premium sahibi olacaktı.
İşte Rapidshare bu değişikliğin ardından bir değişiklik daha yaptı ve Premium hesap açma sınırını 8.000 PremiumRapidPoints yaptı. Bu değişiklik aşırı saçma oldu bana göre çünkü 8000 Premium puanla açılacak hesabın değeri 12 TL. RapidPoints Rewards'tan alabileceğiniz Nikon Coolpix L20'nin değeriyse 300 TL ve bunun için gereken 80.000 FreePoints+35.000 PremiumPoints. Premium puanlarınızla 25 hesap satıp 300 TL kazanacağınıza (ki bu 200.000 Premium Points ediyor) 200.000 PremiumPoints'in 35.000'ini ayırıp geriye kalan 165.000 PrePoints'i Free'ye çevirdiğinizde 206.250 FreePoints ediyor. Yani rahatça bir Nikon Coolpix L20 alabiliyorsunuz, üstüne puanda kalıyor. Hatta biraz zorlarsanız Canon Legria FS20 (fiyatı 960 TL, Rapid Rewards ile 200.000 FreePoint + 100.000 PremiumPoint) alabilirsiniz. Bunun hesabıyla uğraşmayacağım bir zahmet hesaplayıverin :) Bu arada söyleyim puanlarla istediğiniz ürünleri 2 ay içerisinde gönderiyorlar adresinize.
Bir diğer ayrıntıysa PP'leri FP'lere çevirebilme imkânı. 1 Premium RapidPoints=1.25 Free RapidPoints olarak çevrilebiliyor. Bu da PP'lerin önemini arttırıyor.
Evet... Puanlam sistemi böyle değişti. Puanlarınızla Premium hesap açıp satmak veya biraz sabredip ürünlerden almak size kalmış. Ama benim tavsiyem sabredip ürün almanız yönünde olacak. Belki sistemde değişebilir belli olmaz.
7 Ekim 2009 Çarşamba
En güzel South Park bölümleri
Bu yazıyı yazmadan önce, South Park'tan genel hatlarıyla bahsetmiştim. Sıraysa South Park'ın en güzel bölümlerinden bahsetmeye geldi. South Park her bölümde farklı bir olaya dokundurduğu için kendinden önceki bölümlerin bir önemi yok; önemli olan o bölümde ne anlattığı. İşin en güzel yanıda bu. Öncekinde ne olmuş, sonrakinde ne olacak derdi yok. Dolayısıyla diziyi takip etmeye gerek yok -ben tüm bölümlerini izledim gerçi ya neyse-. İşte bu nedenle South Park izlemek isteyenlere referans olacak en güzel bölümleri seçtim:
En güzel South Park bölümleri:
Sezon 03 - Bölüm 11 Chinpokomon
Sezon 03 - Bölüm 14 The Red Badge of Gayness
Sezon 04 - Bölüm 15 Fat Camp
Sezon 05 - Bölüm 01 Scott Tenorman Must Die: Cartman'ın sinirlendiği zaman neler olabileceğini anlatan süper bir bölüm.
Sezon 05 - Bölüm 04 Super Best Friends
Sezon 05 - Bölüm 13 Kenny Dies: Cartman, Kenny'den bir kampanya biletinin nerede olduğunu öğrenmek istemektedir. Ama Kenny ölmüştür. Cartman ise Kenny'den bu bilgiyi almaya kararlıdır. Kenny'nin hayata dönebilmesi içinkök hücre araştırmalarının üstündeki yasağı kaldırtır. Kongre binasında yaptığı konuşma ve ardından söylediği Heat of the Moment şarkısının olduğu sahne "En iyi çizgi film sahneleri" arasına girmiştir.
Sezon 06 - Bölüm 01 Freak Strike: Bu bölümün ana konusu TV'de özürlülerin ve sorunlu ailelerin sömürüldüğü Maury Povich'in şovuyla dalga geçmek. Özürlülerin kusurlarını, sorunlu ailelerinse sorunlu çocuklarının sömürüldüğü gerçek bir programdır Maury Povich'in şovu. Bu bölümdeyse en çok şu videoyu konu alarak dalga geçmişler. 300 erkekle yatmış 15 yaşındaki oynar başlıklı kıza iyi ayar vermişler gerçekten :) Videoyu izleyince az bile yapmışlar diyeceksiniz.
Sezon 06 - Bölüm 06 Professor Chaos: Butters'un şeytani planlarını uygulamak için bir isme ihtiyacı vardır. Korkunç görüntüsüyle o isim Professor Chaos'tur.
Sezon 06 - Bölüm 07 Simpsons Already Did it: The Simpsons 20 sezonu devirmiş bir çizgi film. Dolayısıyla dizide yapmadıkları şey yok. Yapımcılarsa onlarla aynısını yapmamak için fikir sıkıntısına girmiş olacaklarki bunu Butters pardon Professor Chaos üstünden anlatıyorlar.
Sezon 07 - Bölüm 07 Red Man's Greed: Belkide en anlamlı South Park bölümlerinden biridir. Beyazların Kızılderililere yaptığını tersten göstermekte. Biraz sakat bir cümle gibi oldu ama izleyince anlarsınız.
Sezon 07 - Bölüm 09 Christian Hard Rock: Cartman, Kyle ile Platin albüm kazanmak üstüne iddiaya girer ve bu iddiayı kazanmak için Hristiyanlığı sömürecektir.
Sezon 08 - Bölüm 05 AWESOM-O: Butters'ın, Cartman'ın planlarını bozarak hayatını kısa bir sürede olsa zindana çevirdiği bölüm. İzleyince rahatlıyor insan.
Sezon 08- Bölüm 06 The Jeffersons: Michael Jackson'lı ve Kenny'nin suratını görebileceğiniz bölüm.
Sezon 09 - Bölüm 02 Die Hippie, Die
Sezon 09 - Bölüm 11 Ginger Kids: Eric Cartman kızıllarla her seferinde dalga geçmektedir hatta onları dışlamaktadır. Kyle, Cartman'a bir ders vermek için onun saçını kızıla boyar, suratınada çil yapar. Tabii Cartman, bu durumuda işine nasıl geliyorsa öyle değerlendirir.
Sezon 10 - Bölüm 08 Make Love, Not Warcraft
Sezon 10 - Bölüm 12 / 13 - Go God Go / Go God Go XII
Sezon 11 - Bölüm 04 The Snuke: 24 ile baya bir dalga geçmişler.
Sezon 11 - Bölüm 08 Le Petit Tourette
Etiketler:
en güzel south park bölümleri,
south park,
south park izle
13 Eylül 2009 Pazar
Milka M-Joy ile uzaya gitme imkânı

Bugün markete gittiğimde Milka'nın yeni bir kampanyası olduğunu öğrendim. Milka M-Joy 60 gr'lık tüm ürünlerinin içinden çıkan şifreyi ad, soyad, adres ve telefon numarasını kelime aralarında boşluk bırakarak tüm operatörlerden Turkcell 05327523535’e SMS göndererek veya www.maceraya.com'dan ad, soyad, adres ve telefon numarası bilgileri ile ücretsiz üye olarak şifre girenler Uzay Seyahati çekilişine katılma hakkı kazanıyorlarmış. İstediğiniz kadar şifreyle katılabiliyormuşuz.
Bu Uzay Seyahati neler içeriyor?
Seyahat, 30.03.2010 tarihine kadar Rusya Moskova’da tek kişi olarak geçerlidir. Seyahat, İstanbul'da başlayıp İstanbul'da son bulacaktır. İstanbul’a kadar ulaşım ve masrafları talihliye aittir. Gidiş, dönüş ekonomi sınıf uçak bileti, 5 yıldızlı otelde 4 gece 5 gün tam pansiyon konaklama, (oda + kahvaltı + öğle+akşam yemeği dahil), şehir turu, transferler, uzay sınırında uçuş, seyahate dahildir. Yurtdışı çıkış harcı, pasaport, vize işlemleri ve masrafları talihlilere aittir. Seyahate dahil olan uzay sınırında uçuş imkanı, Moskova’da özel “Incredible Advantures” şirketinin belirlediği tesiste yapılacak sağlık kontrolü ve verilecek ön eğitim sonucu uçuşa uygun bulunan talihliye, özel "Top Gunski Uçuş Paketi" kapsamındaki koşullarda sunulacaktır.
Uzay, en büyük ilgi alanlarımdan ve hayallerimden biridir(Uçma ile başabaş gitmekte hayallerim sıralamasında). Uzayla ilgili hiçbir amacı olmayan bir ülkede yaşasamda, o benim için ulaşılacak son noktadır. O yüzden ben kazanmalıyım lan bu kampanyayı. TV'de çıkıp siyasi yorumlar yapan liberal amcaların göbekleri uzaydan görülüyormu ona bakcam.
9 Eylül 2009 Çarşamba
Monopoly City Streets ile emlak işine girin
Google, mahallenize el atabilir! Hayatım boyunca Borsa, Milyarder gibi Türk versiyonlarını oynayıp, kendisinin yüzünü bile göremediğim Monopoly'i Google ve Hasbro işbirliği sayesinde çıkacak Monopoly City Streets'i oynayabileceğiz.
Google Maps... Google'ın birçok zaman bana yardımcı olmuş olan harita hizmetidir. Birde Google Maps'in yan hizmeti olan Street View var. Street View; A.B.D., Japonya, İtalya, Fransa gibi ülkelerin sokaklarında dolaşma imkânı sağlar. A.B.D.'nin tümünde, geri kalan ülkelerinse belli yerlerinin belli sokaklarında gezme imkânı sağlar.
İşte Hasbro Monopoly'i alıp, Google Street View ile "Şerefsizim benim aklıma gelmişti!" dedirten bir projeye başlıyorlar: Monopoly City Streets. Monopoly City Streets; oyunculara dünyanın herhangi bir yerinde emlakçılık yapma imkânı sunacak. İstediğiniz bir sokağı satın alıp o binalar dikebileceksiniz.
Monopoly City Streets'i bu adresten oynayabilirsiniz.
Google Maps... Google'ın birçok zaman bana yardımcı olmuş olan harita hizmetidir. Birde Google Maps'in yan hizmeti olan Street View var. Street View; A.B.D., Japonya, İtalya, Fransa gibi ülkelerin sokaklarında dolaşma imkânı sağlar. A.B.D.'nin tümünde, geri kalan ülkelerinse belli yerlerinin belli sokaklarında gezme imkânı sağlar.
İşte Hasbro Monopoly'i alıp, Google Street View ile "Şerefsizim benim aklıma gelmişti!" dedirten bir projeye başlıyorlar: Monopoly City Streets. Monopoly City Streets; oyunculara dünyanın herhangi bir yerinde emlakçılık yapma imkânı sunacak. İstediğiniz bir sokağı satın alıp o binalar dikebileceksiniz.
Monopoly City Streets'i bu adresten oynayabilirsiniz.
30 Haziran 2009 Salı
searchportal.information.com
Uydunet kullanıcıları bu adres sizi dellendirebilir: searchportal.information.com. Evet sevgili Uydunet kullanıcıları. Bu adres bana format attırdı. Kendisini zararlı, virüs diye niteleyip hiçbir araştırma yapmamam yüzünden PC'me format attım. Ama kendisi tamamen Türksat'ın yani Uydunet'in halt yemesiymiş bunu aynı sorunu tekrar yaşayınca öğrendim.
Son zamanlarda girdiğim bazı sitelerde site adresini yazar yazmaz searchportal.information.com'a yönleniyordu. İşin ilginci tüm sitelerde geçerli olan ve kalıcı bir sorun değil bu. Bazı zamanlar, bazı sitelerde olan bir durum. Tamamen DNS kaynaklı yani.
Son zamanlarda girdiğim bazı sitelerde site adresini yazar yazmaz searchportal.information.com'a yönleniyordu. İşin ilginci tüm sitelerde geçerli olan ve kalıcı bir sorun değil bu. Bazı zamanlar, bazı sitelerde olan bir durum. Tamamen DNS kaynaklı yani.
Tercih edilen DNS sunucusu(Prefferred DNS server) : 208.67.222.222olarak değiştirin sorununuz çözülecektir. Eğer Uydunet'i beklerseniz onların tarifesinden "kısa zaman" beklemeniz gerekecek.
Alternatif DNS sunucusu(Alternative DNS server) : 208.67.220.220
24 Haziran 2009 Çarşamba
"Karizmatik Seri Katil" iş başı yapacak
Karizmatik Seri Katil'imiz Dexter 3. sezonda Rita'dan bebek bekliyordu ve sezonu Rita ile evlenerek kapatmıştı. Dexter'ın 4. sezon posterinide buradan etkilenerek baya bir manidar yapmışlar.
Deri Yüzücü'nün tuzağından kurtulup, onu öldürmek isterken kolunu kıran Dex düğüne ucu ucuna yetişmişti sarılmış koluyla. Dexter'ın 4. sezonda da icraatlarına devam edeceğini, Rita ile dans ederken kırık kolundan gelinliğe kanının damlamasından anlamıştık. Yapımcılar bu mesajı verirken 4. sezona öyle bir "katil" karakteri sokmuşlarki bu sezon Dex'i baya bir meşgul izleyeceğiz gibi.
Dexter'ın 4. sezondaki "av"layacağı karakterin adı Walter Simmons. John Lithgow'un canlandıracağı Walter Simmons nam-ı diğer "Trinity Killer". Bu lakabı tek seferde üç kişiyi birden öldürmesi sayesinde kazanacakmış. Walter karakterinin bir diğer büyük özelliğiyse arkasında hiçbir delil bırakmaması olacakmış. Yani oldukça zor olacak Dex'in işi.
Bu arada bir haberde dizinin geneliyle ilgili gelsin. Dexter'ı yayınlayan kanal Showtime, iki sezon daha istemiş. Yani dünyanın en iyi seri katilini 2 sezon daha görme fırsatı verecekler bize.
Etiketler:
3. sezon,
dexter,
dexter 4. sezon,
john lithgow,
rita,
showtime,
trinity killer,
walter simmons
5 Mayıs 2009 Salı
Geleceğin teknolojileri - Microsoft
Çocukken eski Tübitak dergilerini okurdum. Kapağı olsun, kağıtlarının kalitesi olsun, içeriği olsun herşeyiyle süperdi. Tabii birde beni ders çalışmaktan ve annemin gazabından kurtarması vardı :) İşte bu süper derginin sadece 1970'li yıllarına ait olduğunu hatırlayabildiğim bir sayısında; şu an bulunduğumuz yıllar için "uçan araba"lara bineceğimiz yazıyordu. Bu hepimizin bildiği gibi gerçekleşmedi. Belki 50 yıl sonra veya 50 yıl içerisinde, belkide daha yakın bir zamanda gerçekleşir, kim bilir? Ama o günden bugüne birçok şey hayatımızı kolaylaştırdı ve geliştikçe dahada kolaylaştırmaya devam edecek. Bunlara internet, cep telefonları, taşınabilir bilgisayarlar ve bunlar sayesinde gelen mobil hayat diye örnek verebiliriz. Belki uçan araba sayesinde diğer insanlara daha hızlı ulaşmamızı sağlayamadılar ama aramızdaki mesafeyi kaldırdılar. Uçan arabayla bankaya daha hızlı gitmemizi sağlayamadılar ama bankaları evimize getirdiler. Daha bunun gibi birçok şey...
Peki insanlık bu kadar hızlı yol alırken daha fazla gelişmeler olmayacak mı hayatımızı kolaylaştıracak? Tabiiki olacaktır. Microsoft bunun için bir video hazırlamış. Videonun adı "2019". Microsoft'a göre 2019'da hayatımız böyle olacak;
Peki insanlık bu kadar hızlı yol alırken daha fazla gelişmeler olmayacak mı hayatımızı kolaylaştıracak? Tabiiki olacaktır. Microsoft bunun için bir video hazırlamış. Videonun adı "2019". Microsoft'a göre 2019'da hayatımız böyle olacak;
19 Şubat 2009 Perşembe
NBA All-Star 2009

Selamın aleyküm oGoku okuru insanları. Bir All-Star'ı daha geride bırakmış bulunuyoruz. Türkiye'ye göre geç saatte olduğundan mıdır nedir bilmem her All-Star maçından sonra, sanki yorucu bir günün ardından bir bebeği beşiğine yatırıp uyanmasını bekliyormuş gibi hissediyordum kendimi. Ama sanki All-Star 2009 pek bu havayı yaşatmadı bana. Ne biliyim o heyecanı alamadım, yorucu bir günün ardından bir bebeği beşiğe yatırmaktan çok; 12 saat çalışıp eve gelmiş "Osman'ı yatağına yatır" lafına "Yatsın zıbarsın eşşek sıpası!" cevabını vermiş gibi hissediyorum kendimi(Böyle gerizekâlıca cümleler kurduğum için kendimi vurasım geldi hadi hayırlısı.). Bu sene All-Star benim için pek beklediğim gibi geçmedi anlayacağınız. Showlar mükemmeldi ona lafım yok ama maçta pek NBA havası sezmedim 3-5 hareket dışında. Sıradan bir maç gibiydi. Fazlada serzenişte bulunmak istemiyorum o yüzden;
Gelelim NBA All-Star 2009 nasıl başladı. Geceye All-Star'a yakışan süper bir tanıtım ile başladık. Bildiğiniz gibi maç Arizona Çölü'nde bulunan US Airways Center'da oynandı. Çöl ruhunu yansıtmak için bir tane Kızılderili amca bir ateşin etrafında konuşup, her sözünün bitişinden sonra ateşe toz gibi şeyler attı. Tozlar ateşe değer değmez; ateş kartal vb. gibi çöl hayvanlarının şeklini aldı. Araya atılan NBA'den seçme hareketler, amcanın o süper sesi, efektler, evdeki sessizlik sayesinde tamamiyle All-Star'a hazırdım. Bu tanıtım klibi bittikten sonra US Airway Center'a geçti kamera. Sahada ışıklandırmalar süperdi. Bir dans grubu çıktı tam show'unu sergilerken "Big Cactus" Shaq'ta onlara eşlik etti. Yine tüm ilgiyi üzerine çekmeyi başardı bence :) İzlerken çok eğlendim. Dans grubunun show'unun ardından birkaç show daha oldu ama onlar biraz Shaq'ın gölgesinde kaldı gibi. Showlar bittikten sonra All-Star oyuncuları sahaya çıktı. ABD ve Kanada milli marşları okundu ve NBA All-Star 2009 maçının açılış konuşmasını Dwight Howard yaptı.
NBA All-Star 2009 Maçı:
Maç, Wade'in üçlüğüyle başladı. Karşılıklı sayılarla tatsız tuzsuz geçen ilk çeyreği Shaq'ın oyuna girmesi biraz hareketlendirdi. İlk periyottaki Doğu üstünlüğünü Kobe bozdu ve skoru Batı lehine çevirdi. Bu çeyrekte ne doğru düzgün bir top çalma, ne bir etkileşim... Özellikle C. Paul'dan oyunu hareketlendirecek birşeyler bekledim ama beklediğimi alamadım.
İkinci çeyrekte karşılıklı sayılarla başladı. 5. dakikadan sonra oyun baya bir hareketlendi. Smaçlar, artislikler arttı :) Doğu'dan esen Paul Pierce rüzgârı uzun sürmedi ve bu çeyrekte Batı lehine bitti. İkinci çeyrekte Boston Celtics'in efsane ismi Bill Russel'in 75. yaş günü kesilen dev pastayla kutlandı. Böyle büyük bir show'da efsanelere değer verilmesi çok hoşuma gitti açıkcası. Nedeni, bu işin bizim ülkemizde TV showlarındaki riyakârlıklarla yapıldığı ve bu tip efsane isimlerin genellikle bağlı oldukları yerden gerekeni göremedikleri için herhalde.
Devre arasında çocuklarla NBA yıldızlarının basketbolla ilgili bir klibi vardı. Güzeldi :)
2. yarı/ 3. çeyrek başladı. 3. çeyrekte Shaq show vardı. Dwight Howard'a attığı bacak arasıyla Howard'ın moralini baya bir bozdu :) Sonrasında Howard'ın yanına gidip bu durumla ilgili özür dilemesiyse süperdi :)
4. çeyrekte Batı Konferansının ezici üstünlüğü vardı oyunda. Zaten bu skorada yansıdı ve All-Star 2009 146-119 Batı üstünlüğüyle bitti.
Kısa Kısa...
- All-Star karşılaşması 215 ülke/bölgede, 44 dilde yayınlandı.
- Açılış konuşmasını Dwight Howard yaptı.
- Maç Wade'in 3'lüğüyle başladı.
- İkinci çeyrekte Boston Celtics'in efsane ismi Bill Russel'ın 75. yaş günü kutlandı.
- Maçı birçok ünlü isim izledi. Bu kişileri görünce geçen NTV Spor'da izlediğim Muhammed Ali belgeselinin üstüne "Ulan bu adam şimdi nerede, öldü mü kaldı mı?" diye düşünüyordumki tam o sırada kamera Muhammed Ali'ye çevrildi. Parkinsonlu parkinsonlu maç izlemeye gelmiş adam. İnsan üzülüyor o halini görünce. Sonny Liston'ı yıkan adam ne hale geldi...
- Ülkemizdeki değerli basketbol yorumcularından ve benim televizyonda görmeyi en çok istediğim insanlardan biri Kaan Kural'ın yaptığı çeviriler çok kötüydü. Eminim İngilizce bilmeyen biri, bu çeviriler olmasa daha çok şey anlardı :)
- All-Star 2009'un "En değerli oyuncu(MVP)" ödülünü Shaq ile Kobe paylaştı. Ödülden bir tane yapıldığı için Kobe hali hazırda bulunan ödülü Shaq'a verdi ve kendisi için hazırlanacak ödülü beklemeye başladı. Eminim şu günlerde hazırlanıyordur.
- Maçın en skorer ismi 27 sayıyla Kobe'di.
- Maçta sayı kaydedemeyen tek isim J. Johnson'dı. Üstelik 5'te top kaybetti. Bunun üstüne... Neyse adamı daha fazla ezmeden bir başka bilgi verelim :)
- ABD'nin en popüler ve sempatik(!) başkanı (bir kukla ne kadar sempatikse) Barack Hussein Obama eski bir basketçiymiş. Hatta All Star maçında çıktı ve basketbol hakkında birşeyler söyledi. "Benim geldiğim yerde sevdiğiniz kızın abisini etkilemek için iyi basket oynamalısınız." gibi birşey söyledi. İşte tam bu sözlerin üstüne Kaan Kural şu bilgiyi verdi; Obama, Beyaz Saray'a basketbol sahası yaptırıyormuş. Peki Zeki Müren'de orada oynayacak mı derseniz hayır.
İşte böyle bir All-Star geldi geçti. All-Star 2010'da da bu blog'da birşeyler yazmak dileğiyle. Bir sonraki yazıya kadar herkese iyi günler (Yanlış anlaşılmasın ondan sonraki günler içinde :)).
1 Şubat 2009 Pazar
Google Translate'e Türkçe seçeneği eklendi

Neredeyse 300 milyon insanla anlaşabileceğiniz güzel Türkçe'miz uzun zamandır Google Translate'e eklenmiyordu. Açıkcası biz Türkler olarak bu duruma oldukça içerlemiştik ki; Google System Blog'undan bu konuda sevindirici haber geldi. Google Translate'e yeni eklenen 7 dil (Albanian, Estonian, Galician, Hungarian, Maltese, Thai) arasında Türkçe'de var! Görür görmez oldukça mutlu oldum. Bu haberi verirken kullandıkları resimde Türkçe'yi belirgin olarak seçmeleride oldukça güzel ve ince bir ayrıntı. Bu inceliği karşılıksız bırakmamış tabii milletimizin güzel insanları (O yazının altındaki yorumlar nedir öyle ya :)). 31 yorumun 28'ini yazarak yine çoğunluğu elde etmişler. Tabii teşekkürlerin yanında günlük hayatımızda sıkça(!) kullandığımız bazı cümlelerin doğru çevrilmemesinede dert yanmış arkadaşlarımız. Açıkcası o yorumları gördükten sonra Google'dan bir cevap gelecek mi merak ediyorum :)
Bu arada Google Translate'te cümle çevirisinin yanında site çeviriside yapabiliyorsunuz. Yalnız bu çevirilerde oldukça hata var. Zaten internetten yapılan çevirilerde %100 doğruluk beklemekte yanlış. Zamanla dahada geliştirilir umarım. Ama yinede yanlışlar var diye önyargılı bakmayın, yaptığınız çeviriler bir fikir verebilir doğrusunu bulmanızda. O yüzden kullanmanızda yarar var.
Gerçekten Google Translate gibi yararlı bir serviste Türkçe'yi görmek beni çok mutlu etti. Eminim benim gibi birçok Türk'ü de aynı oranda mutlu etmiştir. Geçte olsa yaptığı güzellikten dolayı; Teşekkürler Google. Ben seni sevmek!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)